Haberler

Paylaş

Ak Parti Karaman Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, “Gıda, Dolayısıyla Tarım Günümüz Dünyasında Stratejik Öneme Sahip”

26 Mart 2016
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Konya Şubesi tarafından 14. Uluslararası Konya Tarım Fuarında düzenlenen “Ülkemizin Tarım Politikaları ve Projeleri” konulu konferansta konuşan AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, Konya Ovası ve KOP bölgesi tarımın Paris’i olmalı diyerek, “Biz Anadolu’yu bu işin merkezi yapmak zorundayız. Bu bölgenin yapısında doğallık var. Bize düşen bunun hareketlenmesini sağlamaktır. Kuraklığa dayanıklı tarımsal ürünlerin tohumları bilgisi bizde kalacak şekilde bu topraklarda üretilmelidir” dedi. Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Konya Tarım Fuarında ASKON Konya Şubesi tarafından düzenlenen “Ülkemizin Tarım Politikaları ve Projeleri” konulu konferansta konuşan AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, Konya Tarım Fuarının geldiği nokta itibarıyla duyduğu heyecanı, memnuniyeti ve gördükleri nedeniyle sektörün geleceği açısından daha da ümitlendiğini ifade ederek, “Fuara katılım ve ilginin bu fuarın sektördeki öneminin göstergesidir. Konya Ovası ve KOP bölgesinin ülkemizin tarımda ulaştığı seviyenin, sahip olduğu vizyonun göstergesidir. Fuarın her yıl yükselen grafiği sektörün Konya ve çevre illerdeki dinamizminin hem yansıması hem de o dinamizmin bizatihi sürdürülebilirliğinin teminatıdır, membaıdır” dedi.

“TARIM SEKTÖRÜNÜN NABZI KONYA’DAN TAKİP EDİLİYOR”

Bazı şehirler için yerleşmiş algılar olduğunu, şehrin adı geçince zihinlerde çağrışım oluşturduğunu, bir sektörün adı geçince akıllara bir veya birkaç şehir geldiğini belirten Recep Konuk, “Mesela Antalya deyince turizm, turizm deyince Antalya’nın akla gelmesi gibi. Ya da ticaret deyince İstanbul, İstanbul deyince ticaretin akla gelmesi gibi. Sinema deyince Hollywood’un Hollywood deyince sinemanın akla gelmesi gibi. Moda deyince Paris’in Paris deyince Moda’nın akla gelmesi gibi. Konya deyince de Türkiye’de tarım, tarım deyince de Konya akla gelir, geliyordu. Bunun yanına Konya gıdayı da ekledi. Konya ile ilgili bu algı artık Türkiye’de pekişti. Konya Türkiye’deki bu algısını küresel ölçeğe taşıyabilir mi? Konya’nın lokomotifliğinde ülke tarımı ve gıda sektörü küresel ölçekte tarımın ve gıdanın referans merkezlerinden biri olabilir mi? Önümüzdeki eşik budur. Bu eşiğin geçilmesinde de bu tür fuarların içeriği, vizyonu ve kompozisyonu son derece önemlidir. Tarım sektöründeki yenilikler konusunda, tarım sektöründeki trendler konusunda Türkiye’nin dört bir tarafının gözü Konya’da. Sektörün nabzı Konya’dan takip ediliyor, Konya’dan tutuluyor. Konya Tarım Fuarına gösterilen ilgi ve fuarın ulaştığı seviye de zaten bunun göstergesi” dedi.



“TARIM VE GIDA DA ÇITAYI DAHA DA YÜKSELTMEMİZ LAZIM”

Gelinen noktanın yeterli olmadığını vurgulayan Konuk,  Konya’nın ve ülkemizin tarımsal potansiyeli düşünüldüğünde bu Fuarın Almanya’da düzenlenen tarım fuarından, Hollanda’daki fuarlardan eksiğinin olmaması, dünyadaki bütün ülkelerin tarım ve gıda sektörlerinin ajandasına girmesini sağlayacak işlere de imza atmamız lazım. Yani, tarım sektöründe, gıda sektöründe çıtayı yükseltmemiz, çıtayı yukarı çekecek işler yapmamız lazım ki Konya, Konya Ovası ve KOP, tarımın Hollywood’u, gıdanın Paris’i olsun. Ne demek istiyorum örnekleyeyim, mesela tarımsal üretimde yeni bir tarım tekniği mi çıktı ilk bu fuardan dünyaya yayılsın. Yeni bir hasat makinasını Konya’daki girişimci yapsın ve o makinanın lansmanı bu fuarda yapılsın ya da yapılmalı. Mesela dünyada yeni bir atıştırmalığın ilk tadımı bu fuarda yapılsın veya yapılmalı. Gıda ambalajında ilk uygulamalar da bu topraklardan çıksın veya çıkmalı. Bunu yapabilir miyiz? Yapmalıyız, yapmak zorundayız. Bu toprakların potansiyelini ve ülkemiz tarım nüfusunun nitelik ve seviyesini düşününce bu bizim hem mesuliyetimiz hem de mecburiyetimizdir” dedi.



“GENÇLERİN KARİYER PLANLAMASINDA TARIM DA OLMALI”

Mecbur kalmadıkça hiç kimse ekmeğini tarımdan kazanmayı düşünmediğini vurgulayan Recep Konuk, “Yani gençlerimiz, sanayide, turizmde, hizmet sektöründe çalışmayı düşünüyor. Devlet memuru olmaya son derece istekli. Ancak kendi işinde, tarlasında çalışmayı düşünmüyor. Çiftçilik bir meslek olarak kabul edilmiyor. Dünyanın yedinci büyük tarım ekonomisi diye övündüğümüz tarım sektörü için en büyük tehdit, en büyük risk budur. Yedinci büyük tarım ekonomisiyiz, hedefimiz de beşinci büyük tarım ekonomisi olmak ama gençlerin gelecek hayali içinde tarla yok. Köy yok. Hem kendileri için hem gelecekte kuracakları aileleri için köyde yaşama hayalini insanlarımız kurmuyorlar. Bu durum hem adı konulmamış bir meselenin göstergesidir hem de ülkemizin büyüyen bir tarım sektörü hedefinin önündeki en büyük engeldir. Bizim yapmamız gereken birinci iş sektörün cazibesini yükseltmektir. Hem maddi açıdan hem de mesleki itibar açısından” şeklinde konuştu.



“ÇİFTÇİLİĞİN MESLEKİ İTİBARI ARTIRILMALI”

Sektörün cazibesini artırmak için üzerinde durulması gereken konulardan birinin de çiftçiliğin mesleki itibarının artırılması olduğunu ifade eden Recep Konuk, “Bu ülkede 30 yıldır, 40 yıldır bazı çevreler tarafından ezber cümleler papağan gibi tekrarlanıyordu. Özellikle hasat sezonu yaklaşırken o ezber cümleler daha yüksek sesle dillendiriliyordu. Diyorlardı ki, tarım ekonominin üstüne yük. Türk çiftçisi ucuz üretmeyi beceremiyor. İthalat daha ucuz diye bir yaygara başlıyordu. Şimdi biraz o sesler kısıldı. Bunun bir başka versiyonu da sosyal boyutta yürütülüyordu, medenileşmeyi mekândan ibaret sanan bir zihniyet kentli ve şehirli bir toplum hayaliyle üretim organizasyonumuzun bel kemiği olan, belki de üretim alışkanlığı ve beceri açısından ülkemizdeki tüm sektörlere göre daha yüksek tecrübe ve birikime sahip olan çiftçi kesimini sırf ikameti köy diye aşağılamayı, ikinci sınıf vatandaş muamelesine tabi tutmayı alışkanlık haline getirmişti. Şükür ki, o alanda da rüzgâr tersine döndü. Yeterli mi elbette yeterli değil. şimdi çiftçiliğin algısını yeniden ve doğru bir temel üzerine inşa etmemiz lazım. Tıpkı tarım sektörünü sanayi gibi, bürokrasi gibi, turizm, bankacılık, esnaflık gibi gençlerimizin kariyer planlaması yapacağı bir sektör haline getirmemiz lazım. Sayın Bakanımızın son dönemde dillendirdiği “hadi köyümüze dönemlim” projesi de zaten kazancı yüksek, itibarı ve iş tatmini zirvede bir sektör hedefinin sloganlarla ifade edilmiş hali hem de o hedefi gerçekleştirme konusunda niyet ve kararlılık beyanıdır” dedi.


 
“TÜRKİYE SON 13 YILDA ÜRETME ALIŞKANLIĞINI YENİDEN KAZANMAYA BAŞLADI”

Tarım sektörünün 40 yıllık seyrine bakıldığında üretme alışkanlığını kaybetmeye başlayan sektörün son 13 yılda yeniden üretme alışkanlığını kazanmaya başladığının açık ve net olduğunu belirten Konuk, “Türkiye 20-25 yılda kaybettiğini son 12-13 yılda geri koymaya, üretme alışkanlığını yeniden kazanmaya başladı. Türkiye’nin dünyadaki en büyük tarım ekonomileri arasında son 13 yılda 11’inci sıradan 7’nci sıraya yükselmesi üretme alışkanlığımızı yeniden kazanmamızın sonucudur. Bu seyir sektöre yapılacak küçük dokunuşlarla büyük sonuçlar alınabileceğinin, samimi yaklaşım ve uzun soluklu politikalarla büyük başarılara ulaşılabileceğinin de işaretidir. Yani teşhis yapıldı tedavi başladı, sektör ayağa kalktı. Tedavi bitti mi? Hayır. Sektör ayağa kalktı, yürümeye başladı, ancak koşabilmesi için, önce hastalığın tekrar nüksetmemesini sağlayıncaya kadar tedavi sürecek, tedavi ile birlikte eskisinden de sağlıklı bir bünye için güçlendirme çalışmaları devam edecek, devam ettirmek zorundayız. Bu sektörün yürümesi yetmez, koşması lazım. Eğer biz bu sektörü koşturamazsak bu ülkenin potansiyeline ihanet etmiş oluruz. Pahalı üretiyoruz safsatalarına takılmayacağız, suydu, yemdi, gübreydi bahanelerine sığınmayacağız, üretmek fikrinden asla taviz vermeyeceğiz. Çünkü biz şunu biliyoruz, üretmekte ısrar ederseniz mutlaka ucuz üretmenin yolunu bulursunuz, ancak günü kurtarıp ucuz tüketmek için üretmekten vazgeçerseniz bir gün pahalı tüketeceğiniz 2 kere 2’nin 4 ettiği kadar kesindir” dedi.

“GIDA, DOLAYISIYLA TARIM GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA STRATEJİK ÖNEME SAHİP”

Gıdanın günümüzün dünyasında güvenlik meselesi olarak kabul edildiğinin altını çizen Recep Konuk, “Gıdanın, dolayısıyla tarımın stratejik öneme sahip olduğu konusunda kimsenin bir şüphesi yok. Bu çerçevede tarım sektörünü büyüterek, dünyanın beşinci büyük tarım ekonomisi olma hedefi asla tartışılmayacak doğru bir hedeftir. Bu hedefe ulaşmamızı sağlayacak imkânlarımız da mevcuttur. Yapmamız gereken tek şey sonuçları konuştuğumuz kadar sebepleri de konuşabilmektir” dedi ve konunun önemini verdiği örneklerle açıkladı. Konuk şunları söyledi. “Mesela Japonya’nın tarım arazisi bizim beşte birimiz kadar. İklim yapıları da konvansiyonel tarım için pek elverişli değil. Bir diğer husus tarım sektöründe yeterli işgücüne de sahip değiller. Sadece bir örnek vereceğim bu meselelere çare bulmak için yaptıkları konusunda. Kaldı ki, bu özel bir bilgi de değil, ülkemizdeki bir gazetede haber olarak da yayınlandı. Kyoto kentinde bir firma robotların yönettiği ve çalıştığı bir çiftlik kurmuş. Ne üretecekmiş çiftlik marul. Çiftlik önümüzdeki yıl üretime başlayacakmış ve ilk yıl günde 30 bin marul hasat edecekmiş. Beş yıl sonra ise bu rakam günlük 500 bine çıkacakmış. Çiftliğin alanı ne kadar? 4 bin 400 metre kare. Yani 4,5 dekar. Yani Konya dönümüyle 2 dönüm bile değil. Çiftlik kapalı bir alan olarak planlanmış, tavana kadar raflar kurmuşlar ve üretimi de bu raflara yerleştirdikleri tablalarda yapacaklarmış. Yani iklimin olumsuz etkisine de çare bulmuşlar, işgücüne de.
Bir başka örnek, Çin’den. Malum dünya nüfusunun 5’te biri Çin’de yaşıyor. 1,4 milyar nüfuslu Çin dünyanın ekilebilir alanlarının ise sadece %9’una sahip. Ne yapacak ya ithalatla bu nüfusu besleyecek ya da birim alandan üretimi arttıracak çareler üretecek. Ne yaptı Çin geçtiğimiz günlerde? Dünyanın en büyük tohum firmalarından birini (Syngenta) satın almak için girişimlere başladı. Bu alışverişin bedelinin 43 Milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. Çin niçin ödüyor 43 milyar doları, gen teknolojisini ve firmanın tecrübesini kendi tarım sektörüne transfer etmek için. Neden? Çünkü beslemesi gereken boğaz sınırsız, arazi sınırlı. O sınırlı arazide sınırsız üretim yapmadan gıda güvenliğini sağlaması mümkün değil de ondan.
Sakın yanlış anlaşılmasın ben, biz de firma alalım, tarımda robot çalıştıralım demiyorum. Bahsettiğim sadece bizim de geleceği konuşma ve kurgulamaya odaklanmamız gerektiğinden ibarettir.”

“HEPİMİZİN GÖREVİ YÜRÜMEYE BAŞLAYAN TÜRK TARIMINI KOŞTURMAKTIR”

Konuşmasının sonunda sektörün geleceği ile ilgili de konuşan AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, “Tarım sektörü büyüyecekse köydeki Mehmet ağa da, sanayide ki Ahmet efendi de ona göre pozisyon alacak. Biri traktörünü yenileyecek, diğeri belki ürünü işleyecek tesis kuracak, bir diğeri üretilecek ürünü Pazar ulaştıracak kamyon alacak vesaire. Siyasetçisinden, sanayicisine, çiftçisinden, akademisyenine kadar hepimizin mesuliyeti bu bereketli topraklardan zenginlik üretmektir, yürümeye başlayan Türk tarımına maraton koşturmaktır. Çorbada tuzu olan biri olarak, ülkemiz tarımının maraton koşması için eksiğimizin değil fazlamızın olduğunu da burgulamak isterim” dedi.