Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk; “Krizden Çıkışın Bir Yolu da Biyoetanol Üretiminin Desteklenmesidir”
16 Haziran 2009
Ekonomik krizin reel sektörleri etkilediği, işsizliğin arttığı bir dönemde atılacak bu adım iç dinamikleri harekete geçirecek, ekonomimize ilave kaynak ve katma değer ekleyerek genel ekonomik yapıya artı değer olarak yansıyacaktır.
Fosil yakıt rezervlerinin sınırlı olması ve fosil yakıt kullanımından kaynaklanan emisyonların doğaya geri dönüşümsüz zararlar vermesi gibi etmenlerin, biyoyakıtları enerji ve tarım politikalarının önemli bir argümanı haline getirdiğini söyleyen Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, “Her yıl yaklaşık 175 milyon varil ham petrol ithal eden, varil başına gelen her 1 dolarlık artışın dış ödemeler dengesine 175 milyon dolarlık açık olarak yansıdığı, ülkemizde de biyoetanol potansiyelimizi harekete geçirmenin zamanı gelmiştir. Ekonomik krizin reel sektörleri etkilediği, işsizliğin arttığı bir dönemde atılacak bu adım iç dinamikleri harekete geçirecek, ekonomimize ilave kaynak ve katma değer ekleyerek genel ekonomik yapıya artı değer olarak yansıyacaktır” dedi.
Yılda 175 milyon varil ham petrol ithal eden ülkemizin öz kaynaklarından üretilen petrole eşdeğer bir enerji kaynağı olan biyoetanol üretimini destekleyerek, bu kaynağı krizden çıkış yollarından biri olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, “Çünkü, bioetanol üretimiyle birlikte tarım ve enerjinin yanı sıra başta tohum, gübre, zirai ilaç, hayvancılık, yem ulaştırma, bankacılık, sigortacılık, tarımsal mekanizasyon gibi yan sektörlerde etkilenecek, sadece tarım sektöründe değil, tarım sektörünün etkilediği tüm sektörlerde ilave istihdam ve vergi geliri olanakları yaratılacaktır” diye konuştu.
BİZDE BELİRGİN BİR HEDEF YOK
ABD başta olmak üzere, pek çok AB ülkesinde de bioetanol üretiminin devlet eliyle desteklendiğini belirten Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, ülkemizde ise biyoyakıtların pazara sunum aşamasında büyük sorunlar yaşandığına dikkat çekti, Konuk, “Türkiye’nin biyoyakıt kullanımı ile ilgili belirgin hedefi ve kullanım zorunluluğu yoktur. İhtiyari olarak biyoyakıtların akaryakıtla harmanlanması durumunda %2 ÖTV muafiyeti uygulanmaktadır. İhtiyari olan bu uygulama nedeniyle ne yazık ki ülkemizin kurulu kapasitesi tam olarak değerlendirilememektedir. Bu durum geniş bir yelpazede sektörel iş gücü kaybı ve katma değer kaybı yaratmaktadır” dedi.
Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, hali hazırda % 2 harmanlama oranına uygulanan ÖTV muafiyetinin %5’e çıkarılması ve benzine biyoetanol harmanlanmasının zorunla hale getirilmesi ile üretimimin desteklenebileceğini ifade ederek şu açıklamayı yaptı;
“Hedefi gelişmiş ekonomiler içinde yer almak olan Türkiye’nin hiçbir değerini israf etme, var olan potansiyelini kullanmama lüksü yoktur. Bu çerçevede mevcut bir potansiyel ve hala kullanılamayan tesisler var. Brezilya örneği önümüzde, bizimde Türkiye örneğini ortaya çıkarmamız gerekiyor. Bunun için yapılacaklar belli ve bu yapılacaklar içinde en önemlisi üretmek, üretimi desteklemek. Biyoyakıtlarda da hali hazırda % 2 harmanlama oranına uygulanan ÖTV muafiyetinin % 5’e çıkararak ve benzine biyoetanol harmanlanmasının zorunlu hale getirerek üretimi destekleyebiliriz. Üretim eksenli bu yaklaşımın, gerek tarımsal faaliyetlerin yarattığı katma değer ve gerekse çevresel artıları nedeniyle ülke ekonomisine olan katkının yanı sıra sosyal yapıda da önemli pozitif etkiler yaratacağı apaçık ortadadır. Uygulamaya geçilmesi halinde petrole ödenen dövizde milyon dolarlar seviyesinde ciddi azalma kaydedilecek, dış ticaret dengesinde sektörde şimdiye kadar yaşanmamış pozitif bir durum belirecek, tarımda yaklaşık 15.000, sanayide 250 kişilik doğrudan istihdam yaratılacak, hayvancılık sektörüne 40 milyon TL’nin üzerinde girdi sağlanacak, hizmet sektöründe (taşımacılık, bankacılık, sigortacılık vs.) önemli miktarda talep oluşturulacak, dahası 40.000 hektar alanlık kullanılmayan, tarıma hazır arazi, tarıma kazandırılacaktır.”
Kyoto Protokolünü imzalayan ve çevresel yükümlülükleri Ağustos ayında başlayacak ülkemizin biyoyakıtlarla ilgili düzenlemeyi yaparak kazanacağı prestiji bir yana bıraksak bile atıl ekonomik potansiyelini kullanarak sağlayacağı kazanç her şeyden önemlidir. Çünkü gelişmiş ekonomiler içinde yer almak isteyen ülkemizin basamakları hızlı adımlarla çıkabilmesi için üretmesi ve üretimi desteklemesi orada oluşacak ekonomik değerlerle de yeni atılımları gerçekleştirmesi gerekiyor.
CİDDİ POLİTİKALAR OLUŞTURULUYOR
Biyoyakıtlar konusunda ABD ve AB ülkelerinde ciddi politikalar oluşturulduğunu söyleyen Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, bioetanol konusunda dünyada yaşanan gelişmeleri şöyle dile getirdi;
Biyoyakıtlar arasında en büyük paya sahip olan biyoetanol; şeker pancarı, mısır, buğday, patates, vb bitkilerden elde edilebilen ve genellikle benzinle harmanlanarak ulaştırma yakıtı olarak kullanılmaktadır. Benzine karıştırılan biyoetanol, benzinin emisyon kalitesini iyileştirdiği gibi yapısında bulunan oksijen, benzinin daha verimli ve temiz yanmasına yardımcı olur. Ayrıca, araçlarda kullanıldığında CO2 dahil, bütün emisyonlar azalmaktadır. Diğer yandan çoğunlukla biyoyakıt hammaddesi olan tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi sırasında da CO2 emilmektedir. Biyoyakıtlar çevre için sera etkisi yaratmadığı gibi, doğal karbon döngüsüne de sahiptirler. Bu nedenle özellikle AB’de Kyoto Protokolünün gereklerinin yerine getirilmesi hususundaki çalışmalar kapsamında öncelikli olarak ele alınmaktadır. 2010, 2020 ve 2030 yılı biyoyakıt kullanım hedefleri sırasıyla %5,75, %10 ve %25 olan AB ülkeleri bu hedeflere ulaşmak için ciddi politikalar oluşturmaktadır. Bunlardan en önemlisi biyoyakıt kullanım zorunluluğudur. AB’de 2008 yılı biyoetanol üretimi 4,6 milyar litre olmakla birlikte, 9 Mayıs 2009 tarihi itibarıyla kurulu kapasite 6,08 milyar litredir. Ayrıca, inşası devam eden 19 tesisin üretim kapasitesi olan 2,4 milyar litre de ilave edildiğinde toplam kurulu kapasite 8,48 milyar litreye ulaşacaktır.
DÜNYA ETANOL ÜRETİMİNİ DESTEKLİYOR
1930’lu yıllardan bu yana dünyada en çok biyoetanol üreten ve tüketen ülke olan Brezilya’da %26 biyoetanol kulanımı yasalarla alt sınır olarak belirlenmiş olup %85 biyoetanol kullanımı yaygındır. 2008 yılında Brezilya’da 27 milyar litre biyoetanol üretilmiştir.
ABD son 2 yıldır biyoetanol üretimini önemli derecede artırarak Brezilya’nın önüne geçmiş Brezilya’nın ürettiği biyoetanolün de 2/3’ünü ithal etmiştir. ABD, 2008 verilerine göre işletmedeki 109 biyoetanol tesinden 39 milyar litre biyoetanol üretilmiş olup 70 tesis ise inşaat halindedir.
2000’li yılların başlarında Brezilya hükümeti sektörü desteklemek için 33 cent’e mal olan etanolün, tüketiciye 22 cent’e satılmasını sağlamıştır. Buna rağmen Brezilya’nın, benzin yerine biyoetanol kullanması ile 61 milyar dolar, dış borç faiz ödemeleriyle birlikte 121 milyar dolar kazanç sağladığı hesaplanmaktadır. Dış borç sarmalındaki Brezilya’nın IMF’e kredi verebilecek duruma gelmesindeki en önemli etkenler, potansiyel kaynaklarını ekonomisine kazandırması ve üretimi destekleyen teşvik sistemini benimseyerek doğru sektörel tercihler yapmasıdır.
Benzer teşvik ve desteklemeler hem AB ülkelerinde hem de ABD’de uygulanmaktadır. Onların da bir miktar vergi kaybını göze alarak biyoyakıtları desteklemesinin sebebi, biyoyakıt kullanımıyla elde edilecek ekonomik, sosyal ve çevresel kazancın bu kaybı hem telafi edecek hem de onunla karşılaştırılamayacak kadar büyük olmasıdır.”
ÜLKEMİZDE DURUM NE ?
ABD başta olmak üzere Brezilya ve AB ülkelerinin etanol üretimini desteklediği görülürken, ülkemizdeki bioetanol üretimine dikkat çeken Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, ülkemizdeki biyoyakıt durumunu ise şöyle özetledi;
“Ülkemizdeki en önemli biyoetanol hammaddeleri şeker pancarı, mısır ve buğday olarak sayılabilir. Sadece şeker pancarına dayalı biyoetanol üretim kapasitesi benzin tüketimimizin %70-80’ini karşılayacak potansiyele sahiptir. . Halihazırda ülkemizde, 4 adet olan biyoetanol tesislerinin kurulu kapasitesi 180 milyon litre olup benzin tüketimimizin %5’ini karşılayacak durumdadır. Üstelik bu potansiyeli kullanmak için gerekli hammaddenin tamamı yerli kaynaklardan karşılanabileceği gibi ilave ekim yapma ihtiyacı da yoktur. Daha geniş bir perspektifte bakıldığında ise planlı olarak yapılacak enerji tarımıyla gelecekte benzin tüketimizin %80-90’ı biyoetanolden karşılanabilir.”
EKONOMİMİZ CANLANIR, SOSYAL YAPIMIZ GÜÇLENİR
Bioetanol üretiminin ülkemizde de desteklenmesinin tüm sektörleri pozitif açıdan etkileyeceği gibi ülke ekonomisini canlandıracağı ve sosyal yapımızı da güçlendireceğini bildiren Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk açıklamasında şunları söyledi;
“Kyoto Protokolünü imzalayan ve çevresel yükümlülükleri Ağustos ayında başlayacak ülkemizin biyoyakıtlarla ilgili düzenlemeyi yaparak kazanacağı prestiji bir yana bıraksak bile atıl ekonomik potansiyelini kullanarak sağlayacağı kazanç her şeyden önemlidir. Çünkü gelişmiş ekonomiler içinde yer almak isteyen ülkemizin basamakları hızlı adımlarla çıkabilmesi için üretmesi ve üretimi desteklemesi orada oluşacak ekonomik değerlerle de yeni atılımları gerçekleştirmesi gerekiyor. Biz üreticiler olarak ülkemizin potansiyelini harekete geçirmeye hazırız. Beklentimiz sadece üretimin desteklenmesine yönelik düzenlemenin biran önce yapılması.”