PANKOBİRLİK GENEL BAŞKANI RECEP KONUK “ŞEKER’DE GERÇEK REKABET VERİMLİLİK RAKAMLARI İLE OLUR”
27 Kasım 2014
Dünya şeker sektörünün temsilcileri 24-26 Kasım tarihleri arasında Londra’da gerçekleştirilen iki büyük organizasyonda bir araya geldi, şekerin geleceğini konuştu. Şeker pancarı ve şeker kamışı üretici örgütlerinin yanı sıra şeker sanayicilerinin de yer aldığı organizasyonda ülkemiz Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk ve Pankobirlik Genel Müdürü Taner Taşpınar, Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanlık Özel Müşaviri Abdullah Mutlu, Pankobirlik İş Geliştirme Müdürü Cem Kaptan ve Pankobirlik İş Geliştirme Uzmanı Kerem Uysal’dan oluşan bir heyetle temsil edildi.
3 gün boyunca şeker sektörünün görüşüldüğü Londra’da ilk gün Uluslararası Şeker Örgütü (ISO) ile Dünya Pancar ve Kamış Üreticileri Birliği’nin (WABCG) istişare toplantısı yapıldı. Sektördeki mevcut durum ile fırsat ve tehditlerin görüşüldüğü istişare toplantısının ardından, Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk’un da İcra Kurulu’nda yer aldığı WABCG’nin Yıllık Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi.
Londra’daki Toplantının ilk günü gerçekleştirilen WABCG-İSO Ortak İstişare Toplantısında üye ülkelerin 2013-14 üretimleri tek tek değerlendirilirken, 2014-15 üretim tahminleri çerçevesinde dünya şeker sektörünün kısa ve uzun vadede karşılaşabileceği riskler ile sektörün önündeki fırsatlar konuşuldu. Pankobirlik Dış İlişkiler Müdürü Cem Kaptan tarafından “Şeker sektörüne yönelik tehditler, politikalar ve Türkiye’deki durum” başlıklı sunumun da gerçekleştirildiği toplantıda, şeker fiyatlarının seyri ile AB Şeker Reformu sonrası kotaların kalkmasıyla birlikte izoglikozların (Nişasta Bazlı Şeker) pancar ve kamış şekeri için tehdit oluşturup oluşturamayacağı tartışıldı. Fransız CGB’den R. Cuni kotaların kalkmasının sert bir rekabet ortamına neden olacağını ancak hem AB şeker sektörünün güçlenen rekabetçi yapısı hem de Avrupalı tüketicilerin sağlık endişesiyle izoglikozlu ürünlere mesafeli durması nedeniyle izoglikozların pancar şekeri için beklenenin aksine bir tehdit oluşturamayacağını vurguladı. Cuni, WABCG-İSO ortak istişare toplantısında AB Komisyonunun tatlandırıcı pazarına halen %4 seviyesinde olan izoglikoz payının 10 yıl sonra en fazla yüzde 11’ler seviyesine çıkabileceğini tahmin ettiğini belirtirken, kısa ve uzun vadeli AB projeksiyonlarında pancar şekerinin mutlak ağırlığını ve rekabetçi yapısını koruyacağını vurguladı.
WABCG Genel Kurulu’nun hemen ardından 25-26 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen 23’üncü ISO Seminerine Recep Konuk Başkanlığındaki Pankobirlik heyetinin yanı sıra ülkemizden Şeker Kurumu, Tarım Bakanlığı ve ülkemizde şeker sektöründe yer alan kurum ve kuruluşlar da katılırken seminere en büyük medya ilgisi de Türkiye’den oldu.
22 sunumun gerçekleştirildiği İSO seminerinde AB Şeker Reformu çerçevesinde 2017 sonrası projeksiyonlarının yanı sıra obezite, sağlıklı beslenme gibi konularda şeker aleyhine yürütülen kampanyalarda uzun dönemli istatistiki veriler ve bilimsel çalışmalar ekseninde değerlendirildi.
Seminerin 2’nci gününde konuşan AB Komisyonu Tarım Masası Genel Müdür Yardımcısı Joost Korte, 200’li yıllarda dünya şeker ticaretinde AB’nin %20’lik paya sahip olduğunu ve ikinci büyük ihracatçı olduğunu hatırlatarak, 2006’da başlatılan şeker reformunun sektörün rekabetçi yapısını güçlendirmek için uygulamaya konulduğunu söyledi. Korte, reform çerçevesinde sektördeki fabrikaları modernleştirmek ve teknolojilerini yenilemek için AB’nin şeker şirketlerine 6,3 milyar € destek verdiğini belirterek, reform çerçevesinde pancar üreticisinin düşük pancar fiyatı nedeniyle yaşadığı zararında AB Fonları tarafından doğrudan gelir desteği ödemeleri ile karşılandığını söyledi. Korte, şeker reformunun AB Ortak Tarım Politikasının sadece bir ayağını oluşturduğunu, benzer reformları hububatta da, süt ve süt ürünlerinde de gerçekleştirdiklerini, diğer emtialarda kotaları şekerden önce kaldırdıklarını ve kaldıracaklarını söyledi. Genel Müdür Korte, fiyatların rekabetçi bir yapıya kavuştuğunu ve AB’nin 120 Milyar €’luk ihracatıyla zirai ürünlerde dünyanın büyük ihracatçısı konumuna geldiğini vurguladı. Korte, kotaların kalkacağı 2017 yılından sonra da AB’nin şeker ithalatında gümrük tarifesi uygulamasını sürdüreceğini, pancar üreticisini doğrudan gelir desteği ile desteklemeye devam edeceklerini, bunun yanı sıra kalkınma programlarıyla çiftçiye gelir sağlayacaklarını, şeker sektöründe çiftçi ile şeker sanayi arasında üretim sözleşmesi yapma zorunluluğundan vazgeçmeyeceklerini, şeker sanayicisine uygun depolama imkanları sunacaklarını söyledi.
ISO Seminerinin ilk gününe ise sağlık ve obezite ile ilgili sunumlar damga vurdu. 150 yıllık bir tarihe sahip olan dünyanın en köklü istatistik şirketlerinden Czernikow Group’un Uzman Analisti Stephan Geldart 1900 yılından itibaren toplanan şeker tüketim istatistiklerini paylaştığı konuşmasında İngiltere, Avustralya ve ABD’deki obezite oranlarındaki seyirle kişi başına şeker tüketim miktarlarını karşılaştırdı. Geldart 1980’li yıllara göre kişi başına şeker tüketiminin 2/3 oranında azalmasına rağmen obezitenin arttığını belirtti. 1960’lı yıllarda NBŞ’nin şekerli mamuller sanayinde kullanılmaya başlandığını vurgulayan Geldart, ABD’den verdiği istatistikte NBŞ kullanımındaki artışla paralel olarak pancar ve kamış şekeri tüketiminin azaldığını obezitenin de 60 yıllardan başlayarak artan bir oranla sorun haline geldiğini söyledi. ABD’de pancar ve kamış şekeri ile früktozun tüketiminin yarı yarıya olduğunu belirten Geldart son dönemde früktoz tüketiminin kısmen sınırlandığını 30 yıl öncesine göre toplam şeker tüketiminin ABD’de %17 oranında azalmasına rağmen obezitenin %42-62 oranında arttığını söyledi. Benzer bir durumun Avustralya ve İngiltere’de de olduğunu belirten Geldart, son 30 yılda Avustralya’da şeker tüketiminin yaklaşık % 20 azaldığını obezitenin % 30 arttığını, İngiltere’de ise şeker tüketiminin üçte iki azaldığını obezitenin %20 arttığını açıkladı.
İngiltere’de çeşitli sağlık organizasyonlarında yer alan Dr. Alison Boyd İngiltere Sağlık Örgütü’nün verilerini de paylaştığı konuşmasında, şekere karşı son derece yanlış bilgiler içeren bir kampanya yürütüldüğünü ve sansasyonel ifadeler kullanıldığını belirtti. Şekerin obezite konusunda masumiyetini sadece 3 rakamın teyit etmeye yeteceğini söyleyen Boyd, “şekeri suçlu ilan edenler kalori hesabı yapıyor. 1 gram şeker 4 kalori 1 gram alkol ise 7 kalori, 1 gram yağ 9 kalori. Daha onlarca örnek sıralayabiliriz. Bu üç rakam bile obezite de şekerin masumiyetini ispata yeter” dedi. Sağlıklı Yaşam Organizasyonunun müracaatı üzerine İngiltere Sağlık Bakanlığının koroner hastalıklarda şekerin bağlantısının bulunmadığını açıkladığını aktaran Boyd, sorunun içecekler olduğunu ve doğal şekerlerin yanı sıra yapay şekerlerin de olduğunu hatırlatarak pankreasın yapay şekerle doğal şekeri ayıramadığını problemin de buradan kaynaklandığını belirtti. Dr. Alison Boyd, yanlış bilgiler sağlıklı beslenme yalanları konusunda tüketicileri doğru bilgilendirmek için onlarca bilim insanı ile çalıştıklarını ve yaklaşık 300 bilimsel makale hazırladıklarını vurguladı.
24-26 Kasım tarihleri arasında Londra’da gerçekleştirilen her iki toplantıyı değerlendiren Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, ülkemizde şeker sektörünün içinde olan veya sektörle ilgili olan kurumların yanı sıra toplantıyı ülkemizden çok sayıda basın mensubunun da takip etmesini çok kıymetli ve önemli bulduğunu belirterek “bu sene ülkemizden seminere ilgi çok daha fazlaydı. Bu yüksek katılım hem sektörün geleceği açısından hem de sektörün bir bütün olarak dünyanın dinamiklerini yakalaması açısından önemlidir. Toplantı Londra’daydı ancak ülkemiz basınının toplantıya ilgisi İngiliz Basının ilgisinde aşağı kalmadı. Ülkemiz basınının şeker sektörüne yönelik bu ilgi ve alakasını çok kıymetli çok değerli buluyoruz. Bu ilgi kıymetlidir çünkü her şey değerli basın mensuplarımızın önünde konuşuldu. Şeker ve sağlık ilişkisine dair istatistiklere onlarda vakıf oldular. Doğal olmayan tatlandırıcıların obeziteye etkisini rakamlarla duydular. AB Şeker reformunun, yani şeker kotalarının kalkmasının ülkemizde anlatıldığı gibi AB pazarını alternatif tatlandırıcılara teslim etmek anlamına gelmediğini en yetkili ağızlardan duydular. AB’nin pancar şekerini terk edip NBŞ’ye pazarı teslim etmek için değil, 2000 yılından önceki gibi AB’nin tekrar pancar şekeri ihracatçısı olmak için kotaları kaldırdığını birinci ağızdan, yani AB Komisyonu Tarım Masası Yöneticisinden duydular” dedi.
Şekerle ilgili ülkemizdeki gibi bir kampanyanın Avrupa’da da yürütüldüğünü belirten Konuk özetle şunları söyledi;
“Rakamlar ortada, kişi başına pancar şekeri veya kamış şekeri tüketimi 1980’li yıllarda zirvedeydi ve dünyanın obezite derdi diye bir derdi de ciddi anlamda yoktu. Kişi başına tüketim oranları NBŞ’ler de dâhil toplamda üçte iki azalmış ancak obezite en azından istatistiklerine vakıf olduğumuz üç ülkede %20 ile %60 oranında artmış. Bunun iki tane temel sebebi var. Birini rakamlar ortaya çıkardı, diğerini de sağlık uzmanları ifade ediyor. Uzmanlar insanlara hareket edin diyor, rakamlar ise 1960’tan sonra şeker muadillerin piyasaya girişini işaret ediyor. Biz biliyoruz ki ikisi de yalan söylemez, rakamlar da hekimler de doğru neyse duymak istemeseniz de onu söyler.
Bu seneki seminerde şeker ve sağlık konusu kadar önemli olan bir başlık daha vardı. Herkesin dilinde olan ancak herkesin işine geldiği gibi yorumlamaya çalıştığı AB Şeker Reformu ve 2017’de AB ülkelerinde kalkacak olan şeker kotaları. Hem sektör temsilcileri hem de AB Komisyonunda tarım politikalarını belirleyen ve uygulayan en yetkili isimler konuştu. Hem biz hem de toplantıya katılan herkes 2017 sonrası için önünü daha net görme imkânına kavuştu. AB Şeker Reformu ile ilgili konuşmalar bir kez daha ortaya koydu ki AB şeker kotalarını kaldırma kararını başka ülkeler AB pazarını işgal etsin diye almamış, hatta pancar şekerinin yerini alternatif tatlandırıcılar alsın diye de bu karar alınmamış. Açık açık ifade ettiler pancar şekeri ihracatında eski parlak günlerine dönmek için bu reformu yapmışlar ve kotaları kaldırma kararını almışlar. Kota sadece pazar koruma aracı değil ki, eğer üretim şartlarınız uygun ve rekabet gücünüz yüksekse bu defa dönüp sizi vuran, frenleyen bir uygulamadır. AB kotaları kaldırarak dış pazarlara yüklenmesini engelleyen bir bağdan, prangadan kurtuluyor. En yetkili ağız pancarı da pancar çiftçisini desteklemekten vazgeçmeyeceklerini ithal şekere karşı gümrük duvarını muhafaza edeceklerini söyledi. Yaptıkları sadece bir fiyatlama organizasyonudur. Fiyatı ürünü ve üreticiyi destekleyerek aşağı çekme ya da aşağı çekiyor gibi yapma operasyonudur. Hepimiz biliyorduk. AB bu reform sürecinde serbest ticaret anlaşmalarıyla ileri teknoloji ürünlerini, otomotiv gibi ağır sanayi ürünlerini daha kolay satıyor, karşılığında arpa mısır şeker ithal ediyordu. Artık o dönemde kapanıyor veya o aralık da daralıyor. Yani bundan sonra buzdolabı da satacak, televizyon da satacak, otomobil de satacak şeker de satacak.
Ülke olarak biz özelde şeker sektörü genelde tarım sektörü için ezberlerimizi bozmalıyız. En başta fiyat saplantımızı bir kenara bırakmalıyız. Tarım ürününde veya tarımsal sanayi ürününde kıyaslama sadece fiyat üzerinden yapılmaz. Hatta fiyat üzerinden hiç yapılmaz. Kıyaslama verimlilik rakamları üzerinden yapılır. Mesela bir ton şeker için kaç birim arazi kullanılmış, ne kadar su, ne kadar enerji, ne kadar işgücü kullanılmış onlara bakılır onlara göre kıyaslama yapılır. Gerçek rekabet gücünü belirleyen bu rakamlardır. Yoksa siz girdilere ÖTV’yi KDV’yi yüklerseniz, gübreyle tohumla maliyet unsurlarını şişirirseniz, hadi gel rekabet edelim diyenler ise girdilerdeki vergi yüklerini sıfırlamış, bazı girdilerle ürüne maliyet kalemi çıkarmamayı da başarmış ve üstelik de doğrudan gelir desteği adı altında, kalkınma programı adı altında üreticiyi sübvanse ediyorsa çiftçi sihirbaz olsa bile kimse ile fiyat yarışına giremez. İşin doğrusu hektara verim üzerinden kıyaslama yapmaktır. Rekabet gücümüzün asıl göstergesi de odur ve Allah’a şükür bizim pancar şekeri sektörümüz büyük kaynaklar harcayarak reform gerçekleştiren ve dünyaya rekabete hazırım diyerek meydan okumaya hazırlanan AB şeker sektörü ile hem fiyatta hem de verimlilik de her şeye rağmen rekabet edebilecek durumdadır.”