Haberler

Paylaş

Dünya Tarımı İstanbul'da Tartışılıyor ... Pankobirlik Genel Başkanı Konuk: "AB, Çiftçisini, Türkiye'den 10 Kat Daha Fazla Destekliyor

02 Temmuz 2008
Pancar Ekincileri Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik), Dünya Pancar ve Şeker Kamışı Üreticileri Konfederasyonu (WABCG) ile ortak, 1-3 Temmuz 2008 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen konferansla dünya tarımının son durumunu değerlendiriliyor.

Pancar Ekincileri Kooperatifleri Birliği Pankobirlik dünya şeker sektörünün ele alındığı uluslararası toplantıya ev sahipliği yapıyor. Bu yıl 29.'su düzenlenen ve şeker sektörünün problemlerini uluslararası düzeyde tartışan Dünya Şeker Pancarı ve Şeker Kamışı Üreticileri Birliği (WABCG) konsey toplantısı 1-3 Temmuz 2008 tarihleri arasında İstanbul ve Konya'da gerçekleştiriliyor. Kongreye Türkiye ve 21 ülkeden yerli ve yabancı 150'nin üzerinde pancar ve şeker kamışı üreticisi katılıyor.

Kongreye katılanlar üç gün boyunca dünyada şeker üretimi ve şeker pancarı tarımının bugünkü ve gelecekteki durumunu masaya yatıracaklar.Toplantıda gerçekleştirilecek yedi ayrı kapsamlı oturumla oturumla Türkiye ve dünyadan Pancar ve Kamış Üreticileri Birliğinin üyeleri fikir paylaşımında bulunacaklar. Pankobirlik Genel Başkanı ve Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, ev sahibi Pankobirlik adına yaptığı konuşmasında, şeker sektörünün Türkiye'de yaklaşık 6 milyon insanı doğrudan etkilediğini belirterek geri kalanını da dolaylı olarak ilgilendiren bu büyük sektörün ekonomik anlamda daralmaya maruz kalmaması ve dünya ile rekabet edebilir bir düzeye gelerek sürdürülebilir tarım politikasının oluşması son derece önemli olduğunu söyledi.

Dünya gıda krizine yönelik çözüm önerileri sunan Recep Konuk, şunları söyledi: "Gıda krizinin en önemli çözümü; fiyatları artıran tarım dışı faktörlerin etkisinin izole edilmesiyle mümkündür. Ayrıca üretimin teşvik edilmesi, atıl tarım alanlarının değerlendirilmesi, dünyanın üretim dengesinin yeniden yapılanması gerekmektedir. Örneğin Sovyetler Birliği dağıldığı zaman terk edilen 21 milyon hektarlık hububat arazisi halen kullanılmıyor. Gıda ve Tarım Örgütü'nün raporlarına göre Rusya'nın hububat verimini yüzde 45, Kazakistan'ın yüzde 60, Ukrayna'nın yüzde 70 artırma potansiyeli var. Öte yandan gelişmekte olan ülkelerin tarımsal üretimde ortalama verimi, gelişmiş ülkelerin yarısı kadardır. Tek başına bunlar bile gelecekte dünyanın küresel bir açlık tehlikesini yaşamayacağının göstergesidir." Dünyanın farklı coğrafyalarında üreticilerin hem ortak hem de yerel tabiat şartlarından kaynaklanan sorunları olduğuna dikkat çeken Konuk, hükümetlerin siyasi tercihleri ve içinde yaşanan toplumların ekonomik gelişmişlik düzeyleri nedeniyle bu sorunların ülkelere göre farklılıklar gösterdiğini belirtti. Türkiye'deki şeker pancarı üreticilerinin bazı ülkelere göre mazotu ve gübreyi çok daha pahalı kullandıklarını ifade eden Konuk şunları söyledi: "AB ülkelerinde üreticilere çiftçi başına verilen destek Türk çiftçisine yapılan desteğin 10 katı kadardır. Tarım ilacı, gübre gibi girdilere AB ülkeleri genel KDV oranından farklılaştırılmış oranda yüzde 4-5 vergi uygularken bizde lüks tüketimle aynı KDV oranı uygulanmaktadır. Türkiye topraklarının yüzde 85'i şeker pancarı tarımı için en elverişli yükseklik olan deniz seviyesinden 1000 metreden yüksektedir. Hektardan yerine göre 10-12 ton şeker elde edilmektedir. Bu verim en ucuz şeker üreticisi ülkelerdeki verim ile karşılaştırıldığında rekabet açısından herhangi bir dezavantaj yaratmıyor. Ancak tüm bunlara rağmen ülkemizde hala şeker maliyetlerinin yüksekliği tartışılmakta, ithalat seçeneği önerilmektedir."

Ülkelerin siyasi tercihlerinin ve içinde bulunduğu ekonomik şartların destekleme politikalarını da doğrudan etkilediğine değinen Recep Konuk, girdi maliyetleri göz ardı edilerek sonuçlar üzerinden yapılan kıyaslamaların ülkelerin tarımsal üretime yaklaşımlarını olumlu ya da olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekti. Her ülkeye göre farklılık gösteren girdi maliyetleri, destekleme politikaları, işçi ücretleri ile sosyal maliyetlerin şeker pancarı ve şeker kamışının fiyatlarında değişikliğe neden olduğunu belirten Konuk, "Bu, konunun tarımsal üretim maliyeti ile ilgili kısmıdır. Şekerin piyasa fiyatını etkileyen diğer unsurlar ise üretim teknolojisi, koruma oranları ve ülkedeki şeker sanayinin rekabetçi yapısıdır" dedi.

Fiyat Artışlarında Sektör Dışı Etkenler de Etkili
Son yıllarda ürün fiyatlarının sektör dışı faktörlerden de çok fazla etkilendiğine dikkat çeken Konuk, ham petrol fiyatları, büyüme rakamları, fon hareketleri, navlun bedelleri, hava koşulları ve yeni üretim kapasitelerine yönelik yatırımların fiyatlardaki istikrarsızlığı arttırdığını ifade etti. Fiyat artışlarında son dönemde küresel ısınmayla birlikte baş gösteren kuraklığın da üretim üzerinde olumsuz etkileri olduğunu kaydetti.

AB'den Şeker Reformu
Avrupa Birliği'nde şeker reformu yaşandığını belirten Konuk, bunun sektöre ciddi anlamda bir dinamizm kazandırdığını kaydetti. Dünya Ticaret Örgütü yaptırımları nedeniyle ihracatın 1,4 milyon tonla kısıtlandığını da ifade eden Konuk, şunları söyledi:

"Hindistan'da ihraç edilebilir fazlalıkta artış söz konusu. Yeni izlemeye alınan aktörlerden olan Çin'de ise üretim ve tüketimde güçlü bir büyüme gözleniyor. Tüm bu verilerden hareketle 2008/2009 dönemi için ilk tahminler; tüketimin 4 milyon ton artışla 165 milyon tona ulaşacağını, dönemsel olarak ise 1,5 milyon tonluk bir arz açığı gerçekleşeceğini gösteriyor. 2009/2010 dönemi için ise ilk tahminlere göre 3,5 milyon tonluk dönemsel bir arz açığı olması bekleniyor."

"AB ülkelerinde şeker fabrikalarında kooperatiflerin payının yüzde 60'larda" diyen Recep Konuk konuşmasına şöyle devam etti:
"ABD'de ise üretimin tümü üretici kooperatiflerine aittir. Çalışma gurubunda yapılacak değerlendirmeler sonucunda, şeker fabrikalarının üretici birliklerince işletilmesinin hem tarımsal kalkınma hem de sektörel rekabet açısından daha doğru ve denenmiş bir yaklaşım olduğunun ortaya çıkacağı kanaatindeyim. Birliğimiz tarım-sanayi entegrasyonunun dünyadaki belki de en başarılı örneklerinden biridir. Sanayi ile üretim arasında kurulan güçlü bağ sayesinde hem sanayinin verimliliği artmakta hem de tarımın ihtiyaç ve öncelikleri süratle giderilmektedir. Bu güçlü bağ sektörün hızlı gelişimini sağlayan etkin bir Ar-Ge faaliyetini de sürekli hale getirmektedir. Ancak sektörümüzü ve dünya sağlığını tehdit eden gelişmeler biz üreticileri endişelendirmektedir.

Örneğin, özellikle gıda sanayinde doğal şekerin yerine kimyasal tatlandırıcıların kullanımının yaygınlaşması gibi hem biz üreticileri ve tarımsal üretimi hem de toplum sağlığını tehdit eden ciddi bir mesele var. Bizim bu toplantımızdan özellikle bazı ülkelerin gıda kodekslerinde kimyasal tatlandırıcıların kullanımına izin veren uygulamalarının yaratacağı ekonomik maliyeti ve ciddi sağlık sorunları riskini ortaya koyacak bir değerlendirmenin çıkacağını umuyorum."
Türkiye'de ve dünyada açlık korkusunun geçmişte olduğu gibi bugün de devam ettiğine değinen Recep Konuk, bu korkunun tarımsal üretimin desteklenmesiyle azalacağını belirtti. Ayrıca bazı kesimlerce gıda krizinin başlıca aktörleri arasında gösterilen biyoetanolün sanıldığı gibi Türkiye'de önemli tarım alanlarını işgal etmediğini söyleyen Konuk, "Türkiye'de tarımsal atıkların değerlendirilmesi sonucunda biyoetanol üretiliyor" dedi.