Haberler

Paylaş

Bütünlüğümüzü kimse bozamaz

14 Eylül 2010
1.672.000 üretici ortakla Türkiye’nin en büyük tarım örgütlenmelerinden biri olan ve pancar üreticilerinin oluşturduğu 31 kooperatifin üst birliği olarak 1972 yılında kurulan Pankobirlik’in 38. Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı Ankara’da yapıldı.

1.672.000 üretici ortakla Türkiye’nin en büyük tarım örgütlenmelerinden biri olan ve pancar üreticilerinin oluşturduğu 31 kooperatifin üst birliği olarak 1972 yılında kurulan Pankobirlik’in 38. Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı Ankara’da yapıldı.

Pankobirlik’in 38.Mali Genel Kurulu’nda konuşan Genel Başkan Recep Konuk;


 “Bütünlüğümüzü Kimse bozamaz”

1.672.000 üretici ortakla Türkiye’nin en büyük tarım örgütlenmelerinden biri olan ve pancar üreticilerinin oluşturduğu 31 kooperatifin üst birliği olarak 1972 yılında kurulan Pankobirlik’in 38. Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı Ankara’da yapıldı.

Pankobirlik’in Mithatpaşa Caddesindeki hizmet binasında gerçekleştirilen ve üye kooperatiflerin başkan ve  temsilcilerinin yanı sıra Tarım Bakanlığı ile Türk Şeker’den üst düzey bürokratlarında katıldığı Genel Kurulun açılışını Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk yaparken Genel Müdür Fahrettin Tan 2009 faaliyet yılında Birliğin yaptığı çalışmalar konusunda detaylı açıklamalarda bulundu.
Genel Müdür Tan’ın 2009 Ağustos-2010 Temmuz dönemini kapsayan faaliyet dönemine ait sunumundan sonra Genel Kurul’a hitap eden Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, “üretici kooperatiflerinin en önemli işlevlerinden biri üreticiye hem ucuz hem de nitelikli girdi temin ederek tarımsal üretimde sürekliliği sağlamaktır. Yani üretici kooperatiflerinin varlık sebebi tarlaya, üretime ve ürüne sahip çıkmaktır” sözleriyle başladığı konuşmasında göreve geldikleri 1999 yılından bu yana Pankobirlik’in bu işlevi layıkıyla ve etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için çalıştıklarını ve geçen 10 yılda önemli bir mesafe alındığını belirterek bunun ticaret rakamlarından anlaşılabileceğini söyledi.

Türk tarımının rekabetçi yapısını etkileyen en önemli unsurlardan birinin girdi maliyetleri olduğunu hatırlatarak “kooperatiflerin en önemli etkinlik alanlarından biri toplu alım ile ya da ihtiyaç halinde girdilerin üretimini yaparak üreticinin üzerindeki yükü hafifletmektir” diyen Konuk, Pankobirlik’in son 10 yıldır kooperatifçiliği bu yönde yorumladığını ve bünyedeki kooparatiflerin tek tek iştirakleri veya Pankobirlik’in öncülüğünde kurulan ortaklıkların yatırımlarıyla tohumdan, sulama ekipmanlarına kadar girdi üretimine yönelik önemli mesafeler alındığını ve Pankobirlik’in son 10 yıldaki etkinliği ile cirosunu %14.746, karlılığını ise %2084 arttırdığını, 31 kooperatifin son 10 yıldaki ciro ve karlılık artışı ortalamasının ise ciro da %1542, karlılıkta %1483 olduğunu belirtti. Bunun nedeni Pankobirlik’in ve kooperatif mağazalarının üreticiyi tüccara muhtaç etmeyecek şekilde girdi çeşidini arttırması ve fiyat rekabeti ile ödeme koşullarında geliştirilen kolaylıklar olarak açıklayan Konuk hedeflerinin önümüzdeki yıllarda Pankobirlik’i ve Kooperatif mağazalarını tarımsal üretimin ihtiyaç duyduğu girdiler için piyasa belirleyicisi konumuna taşımak olduğunu söyledi.

Pankobirlik’in Türkiye coğrafyasının tamamında üretici ortaklarının bulunduğunu ve şeker pancarının bir münavebe bitkisi olduğunu hatırlatan Konuk, pancar üreticisinin pancar ekmediği yıllarda diğer ürünleri ürettiğini belirterek Türk tarımının bütün meselelerinin Pankobirlik’in ilgi alanında olduğunu ve pancar dışında tarım sektörünün bütününe yönelik önemli çalışmalarının ve projelerinin olduğunu söyleyerek, “burası Türk tarımına yaptığı katkıyla tarım kültürünün en önemli merkezlerinde biri olma özelliğini üzerinde taşıyor. Ve bir iddiaya değişmez ilke olarak sahip çıkıyor; üretmek, her şeyi üretmek, bu topraklarda üretmek ve daha çok üretmek. Bu salon kuzeyden güneye, doğudan batıya tüm Türkiye’deki üreticileri temsil ediyor ve Anadolu ve Trakya’da her ne üretiliyorsa o ürünlerin gerçek anlamda değerini bulması için gayret gösteriyor” dedi.

Recep Konuk; konuşmasında sözü şeker özelleştirmesine getirerek pancar üreticisi ile şeker sanayini ata ile evlat olarak tanımladı ve “bu aile bütünlüğünü kimse bozmaya kalkmasın” dedi. 1.672.000 üretici ortağa sahip ve Anadolu ile Trakya tarımının bütününün temsil edildiği Pankobirlik için Genel Kurulların yasal zorunluluktan öte mana ve anlamının olduğunu söyleyen Konuk, Genel Kurulun yön ve istikametlerini tayin ettiğini, tarlanın gündemini Ankara’ya taşıdığını ve Türk çiftçisinin ekmeğine sahip çıkmak konusundaki kararlılığını herkese duyurduğunu vurguladığı konuşmasında şunları söyledi;

“Pankobirlik’in yön ve istikameti bellidir ve o yön ve istikamet Türk Çiftçisi tarafından 1923 yılında belirlenmiş ve 1926 da ilk şeker fabrikasının kurulmasıyla rotasına girmiştir. Pankobirlik’in 1972 yılında kurulması o rotanın değişmesi, moda tabiriyle eksen kayması değil, bilakis bütün kooperatiflerin yürüdükleri yolda yol arkadaşlığı kararı vererek buluşmaları ve daha hızlı ve güçlü yürümek, yoldaki engelleri birlikte aşmak için birlik çatısı altında buluşmalarıdır. Bu geleneksel yön ve istikametimizin iki değişmezi vardır; bir tarımsal üretim, iki o üretimin teminatı olan sanayi tesisleri. Ben defalarca şunları söyledim; Türk çiftçisi tarlayı asla terk etmeyecek. Türkiye’de şeker pancarı tarımını attığı adımla Türk çiftçisi başlatmış, şeker sanayini Türk çiftçisi kurmuştur. Yani Türk çiftçisi ile şeker sanayi ata ile evlat gibidir ve kimse bu bütünlüğü bozmaya heveslenmemelidir. Gelişmiş ülkelerde şeker sanayinin mülkiyeti üretici kooperatiflerindedir ve Pankobirlik ile onu oluşturan pancar üreticileri kooperatifleri şeker sanayinde ve diğer iştiraklerinde rüştünü ispatlamıştır.  Bunları şunun için hatırlatıyorum, şeker özelleştirmesinde hatadan dönmek için hala bir fırsat kapısı vardır. Yüz binlerin ortak sesinin yükseldiği bu salon bu fırsat kapısının kapatılmamasını istiyor. Pancar üreticisinin de pancar tarlasının da gündeminde üretmek var, üretmek için evladı kabul ettiği fabrikalarına sahip çıkmak var ve duyurulmasını istediği bir mesajı var bizim ortaklarımızın; pancar çiftçisinin kimse ensesine vurup da ağzından lokmasını alacağını sanmasın. Bu, bu salon vasıtasıyla pancar üreticisinin mesajıdır ve Türkiye coğrafyasının bütününden ve Türk çiftçisinin beşte ikisinden yükselen ortak sestir. Bu genel kurulun görevi bu sesi duyurmaktır ve bir şeyi daha ekliyoruz; Pancar üreticisinin ekmeğine sahip çıkacak, evladı kabul ettiği fabrikaları ayakta tutabilecek birikimi de kararlılığı da mevcuttur.

Bu genel kurul vesilesiyle bir hususun altını çizmek istiyorum; alternatif ürünlerin pancar şekerine karşı yürüttüğü kampanyalar. Bunlara alıştık, her pazarlama yılı kota dönemlerinde Türkiye şekeri dünya fiyatlarına göre pahalı tüketiyor ve şeker sağlık sorunlarına sebep oluyor masalları. Biz bunların yalan olduğunu biliyoruz ve o yalanları da ortaya tek tek çıkarıyoruz. Ancak bu her yıl periyodik olarak yayılan yalanların bir amacı var, tüketici ile tarlanın bağını koparmak ve mutfaktan şekeri çıkarmak. Herkese şunu özellikle hatırlatıyorum, şeker sanayinin sahibi ne kamu sermayesidir, ne de üç beş para babası şeker sanayinin sahibi yüz binlerce üretici ve onların aileleridir ve onların mücadele gücü ile kararlılığı bu kara propagandanın üstesinden gelmeye yeterlidir. Yani biz evlatlarımızın sağlığını tehdit eden kimyasal tatlandırıcılarla da, oldu bitti ile kurulup sektörden pay kapan alternatif ürünlerle de, sınırlarımızdan kaçak giren şeker ile de hem fiyat hem de sanayi tipi nitelikli ürünlerle kurallar dahilinde mücadele edebilecek, rekabet edebilecek birikim ve güce sahibiz. Ancak biz devletten, kuralların dışına çıkanlara kırmızı kartını göstermesini bekliyoruz ve bu da bizim hakkımızdır.”

Şeker sanayi ile hayvancılık arasındaki üretim zincirine de değinen ve bu tür birbirini destekleyen entegre yapılardan birine müdahale edilirken diğerlerinin nasıl etkileneceğinin iyi hesaplanması ve telafi edici önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, 2001 yılında yeni şeker rejimi ile şeker pancarına kota getirilirken hayvancılığın bundan nasıl etkileneceğinin hesaplanmadığını ve şeker pancarı üretiminin azalmasıyla oluşan besi açığının alternatif ürünlerle kapatılamadığını ve hayvancılığı bitkisel üretimi ile yapabilen 3-5 baş hayvanlık küçük aile işletmelerinin bundan olumsuz etkilendiğini söylediği konuşmasında, “o aileler pancarın yan ürünü küspe ile yaptığı hayvancılığı artık yapamıyor. Bunun sonucu ise hesaplamalarımıza göre Türkiye’nin artan et fiyatlarını düşürmek için yapmayı planladığı et ithalatından daha fazla bir et üretimi kaybı. Bu kayıp son on yıldır her yıl yaşanıyor. Özellikle vurgulamak istiyorum, tarımsal üretim deyince sadece bitkisel üretim anlaşılmamalıdır, bitkisel üretim ile hayvansal üretim bir denge oluşturur ve bitkisel üretim deseniniz değişirse hayvansal üretiminiz de kaçınılmaz olarak bundan olumlu veya olumsuz olarak mutlaka etkilenir.  Bunu niçin söylüyorum? Bunun bir nedeni var. Hep söylüyoruz, şeker pancarının ülke ekonomisine katkısı sadece şeker üretimiyle sınırlı değildir diye.  Şeker pancarının emek yoğun yapısıyla istihdama olumlu etkisini ve özellikle de yan ürünleriyle en çok desteklediği sektörün hayvancılık olduğunu vurguluyoruz. Her ülkenin bir üretim planlaması ve o planlamanın uzun yıllarda şekillenen ve yan sektörleriyle birlikte oluşan üretim ağı vardır. Bunlardan biri de şeker pancarı tarımının gelişmesi ile tesis olan ve onunla bütünleşmiş hayvancılıktır. Ülke hayvancılığının gelişimi ve ülke ihtiyaçlarını karşılamada en büyük destekçisi şeker sanayidir. O nedenle tekraren ifade ediyorum, şeker özelleştirmesi, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden ibaret değildir. Herkes özelleştirme sonrası fabrikaların kapanma ihtimali dahil en uç ihtimalleri düşünmek, felaket senaryolarını hesaba katmak, yan sektörlere ve tarlaya etkisini hesap etmek zorundadır” dedi.

Konuk’un konuşmasından sonra yapılan oylamalarda son yıllardaki Pankobirlik geleneği bozulmadı ve tüm kararlar oy birliği ile alınırken hesapların tasdiki ve organların ibrası da oybirliği ile gerçekleşti.