Haberler

Paylaş

Böyle Gelmiş, Böyle Gitmeyecek

25 Eylül 2013
Konya Şeker böyle gelmiş böyle gitmeyecek dedi, bu devran böyle dönmesin dedi ve adım attı. Eylül ayının sonuna geldik. Bazı ülkelerden büyük, ülkemizin toplam tarım arazisinin onda birinden fazlasına sahip, dünyanın en önemli on tarım havzası arasında gösterilen Konya Ovasında ürünün hasadı da bitmek üzere. Arpa, buğday, mısır, kanola, ayçiçeği, patates ve nihayet şeker pancarı. Yüzlerce yıldır üreten Konya Ovası coğrafya kitaplarında Türkiye’nin tahıl ambarı diye tarif edilirdi. Yani dünyanın en önemli tarım havzasına biçilen rol arpa buğday üretmekten ibaretti. Konya çiftçisine çizilen kader elindeki bereket membaını, Yaradan’ın Konya çiftçisine lütfu olan bu hazineyi sadece geleneksel üretimle değerlendirmesinden ibaretti. Bunun anlamı şuydu, Konya arpa, buğdaydan başka bir ürünle meşgul olmasın, ithalatçıların, katma değerli ürünleri üretenlerin kurduğu çark sorunsuz dönsün. Konyalı üretsin, emek sarf etsin, o emek ve gayretle kazandığı, ithalat çarkıyla, mamul ürün oyunuyla Konya’nın, Konyalının cebinden başka coğrafyalara transfer edilsin.

Konya Şeker böyle gelmiş böyle gitmeyecek dedi, bu devran böyle dönmesin dedi ve adım attı. Yüzlerce yıl hasat dönemlerinde arpa ve buğday hariç üçüncü bir ürünü konuşamayan Konya, bugün mısır fiyatlarını konuşuyor. Patatesi de kanolayı da, ayçiçeğini de şeker pancarını da konuşuyor. Daha fazlasını da konuşmalı, konuşacak.

Her konuşulan yeni ürün, her gündeme gelen yeni ürün Konya Ovasının ileriye doğru attığı adımdır. Bugün fiyat konuşuruz, yarın üretimi nasıl arttıracağımızı konuşuruz. Bugün sıkıntılarımızı paylaşırız, yarın fırsatları değerlendiririz. Önemli olan geri adım atmamaktır.

Konyalı Üreticiyi Ortak Etmek İstemiyorlar
Biz şunu biliyoruz, bu ova bugün ürettiğinden daha fazlasını üretme potansiyeline sahip. Bu ova dünya gıda tüketiminden daha çok pay almaya talip ve Konya, dünyada gıda için harcanan paradan daha çok pay almak için hem Konya Şeker, hem de Konya’da çığ gibi büyüyen irili ufaklı gıda sanayi tesisleri emin adımlarla hedefe doğru ilerliyor. Sizin bu pazarlarda işiniz ne sorusunu bize açık açık soramayanlar, tekerlerine sokulan çomağı sökmek için dün kural dışı yollara tevessül etmişlerdi, bugün de aynı yol ve yöntemleri izlemekten geri durmuyorlar, durmayacaklar. Kendilerince haklılar, çünkü önlerindeki pastaya Konyalı üreticiyi ortak etmek istemiyorlar.

Ancak onların ne istediğinden ziyade, Konya Şeker için önemli olan husus Konyalı üreticinin kararı ve kararlılığıdır. O karar ve kararlılık olduğu müddetçe Konya Şeker, o pastanın en güzel dilimi ve dilimlerini Konyalı üreticinin önüne getirme amacıyla yürüdüğü yoldan bir adım dahi geri atmayacaktır. Konya Şeker, bunu şeker oyununu bozarak başardı. Ne yaptı Konya Şeker? 13 sene önce Konya çiftçisine bu kadar pancar yetmez dedi. Bir fabrika daha kurdu ve pancar üretimini ikiye katladı. Bu da yetmez dedi. Pancar üretimini teminat altına almak için onların NBŞ ile kurduğu ithal ürün eksenli saadet zincirini ürettiği sıvı şeker ile kırdı, 700 bin ton pancar üretimini garanti altına aldı. Bu da yetmez dedi, şeker pancarı ile rekabet edenlerle rekabette elini güçlendirmek için pancar şekerinin girdi olarak kullanıldığı katma değerli alanlara el attı. Çikolata, sert şeker, şekerleme, gofret, bisküvi, kek, lokum, helva üretim tesisleriyle pancar üreticisi nam-ı hesabına bu pazarlarda oluşan katma değerin pancar üreticisine intikal ettirilmesi için pazara adım attı. Yani pastaya ortak oldu. Bu da yetmez dedi. Pancarın yan ürününü, atığını bile işleyecek etanolden, kuru küspeye, organik gübreden sıvı karbondioksite kadar atığı paraya çevirecek tesisler kurdu.

Konya Şeker bugün Konyalı pancar üreticisine dünyanın en iyi pancar fiyatını verebiliyorsa, ülke pancar fiyatı ortalamasının çok çok üzerinde fiyatlarla üreticisinin pancarını alabiliyorsa, üretici daha tarlaya tohumu atmadan avans desteğini başlatabiliyorsa ve en önemlisi de Türkiye’nin birçok bölgesinde bırakın avansı üretici teslim ettiği pancarın parasını aylarca beklerken, Konyalı üretici alın teri kurumadan parasını alabiliyorsa bunun sebebi, şeker fabrikamızı tahkim eden ve şeker üretimimizi katma değerli hale getiren çikolatadan, sıvı şekere, biyoetanolden, karbondioksite, küspeden yeme kadar pancarı daha da kıymetlendiren, kâr eden, ticari olarak kendi ayakları üzerinde duran üretim tesisleridir.

Konya Şeker, Sadece Şeker Oyununu Bozmuyor, Tarımsal Ürünler Üzerine Oynanan Her Oyunu Bozuyor
Konya Şeker, sadece şeker oyununu bozmadı. Damla Sulama Tesisleri ile de, dondurulmuş parmak patates üretimiyle de yem fabrikasıyla da oyun bozanlık yaptı. Kimin lehine, ülke çiftçisinin ve özellikle de Konya çiftçisinin lehine. Kimin zararına? üç beş ithalatçı ile bir elin parmaklarını geçmeyecek muktedirlerin aleyhine. Konya Şeker’in oyun bozan tavrı sadece bunlarla kalmayacak, kalmamalı. Türk çiftçisinin elindeki patates çürürken, her yıl bu ülkenin ihtiyacı olan 30 bin tonluk patates nişastası ithalatı oyununu da bozacağız. O tekeri de çomaklayacağız. O ithalata akan 40-45 milyon dolar da Konyalı çiftçinin cebine girecek. İlaç şekeri oyununda da oyun bozan biziz. Dünyanın en ileri teknolojisine sahip Çumra Şeker o oyunu da bozdu. Sadece Türkiye için değil, yakın coğrafyamız için de ilaç şekerini üretti ve yüz binlerce ton daha şeker pancarını teminat altına aldı.

Bir konuda daha oyun bozanlıkta kararlıyız, ayçiçeği. Bu ülkenin köylerinde 17 milyon insan yaşıyor. Bu ülkenin 24 milyon hektar tarım arazisi var. Bu ülke güneşlenme süresiyle, rakımıyla tarımsal üretim için, yağlı tohum üretimi için dünyanın en avantajlı coğrafyalarından biri. Ancak gelin görün ki, bu ülke tükettiği yağın üç kilosundan iki kilosunu yurt dışından getiriyor. Yani köyler dâhil bu ülkenin mutfaklarında kullanılan, gıda sanayisinde tüketilen her üç kilo yağdan iki kilosu için biz Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Rusya çiftçisine para ödüyoruz, sadece bir kilosundan ülkemiz çiftçisi pay alabiliyor. Bu çarkın bu şekilde döndüğü her yıl elinde milyar dolarlık ithalatı tutan üç beş kişi aslan payını alıyor, almaya devam ediyor.

Konya Şeker Bu Oyunu Bozmak İçin Yola Çıktı ve Asla Dönmeyecek
Bu ülkenin çiftçisi ayçiçeğini, soyayı, kanolayı, aspiri üretemez mi? Üretir. Her sene 2 milyar hektardan fazla arazisi nadasa kalan bir ülkede arazi yetersizliğinden söz edilebilir mi? Elbette hayır. Dekara verim e bir problemiz mi var? Hayır yok. Biz de dünya pazarlarına hâkim ülkeler kadar dekardan ayçiçeği verimi alabiliyoruz hatta yağ veriminde daha da iyiyiz. O zaman problem ne? Bir, fiyatlama, iki o oyunu bozacak organizasyonu, sanayi yapılanmasını henüz kuramamış olmamız. Konya Şeker bu oyunu bozmak için yola çıktı ve asla dönmeyecek.

Kimse bu sene ithal fiyatlarındaki olağanüstü düşüş sonucu yaşanan fiyatlama problemine takılıp kalmasın, o da tıpkı pancardaki gibi aşılacak. O da geride kalacak. Hem dünya fiyatları ilânihaye böyle sürmeyecek, yani ucuz ithalat oyunuyla Konya Ovasının geleceği olan ayçiçeğinden üreticiyi soğutmak isteyenler, ucuz ithal ürünü sürekli bulamayacaklar hem de biz daha çok üretmenin yolunu bulacağız. Daha ucuz üretmenin de çaresini bulacağız.

Bu ülkenin çiftçisinin ürettiği ürünü dünya fiyatları üzerinden rekabet yarışına sokmak, bu ülke çiftçisini ayakta zincir sırtta 50 kiloluk küfe ile 100 metre yarışına çıkarmaktır. Herkes şunu biliyor, dünya ürün borsası fiyatları üzerinden yapılan kıyaslama bu ülkenin çiftçisine haksızlıktır. Bu ülkenin çiftçisi daha bismillah deyip tarlaya tohumu atarken bile yarışa 1-0 geriden başlıyor. Rekabet ettiği ülkelerin çiftçilerine göre enerjiyi, gübreyi, ilacı, mazotu arada uçurum farkı olan bedeller ödeyerek kullanabiliyor. Dahası elinde kalkan olmadan ihracat primiyle desteklenen ithal ürün atışlarına maruz kalıyor. Buna rağmen ülke çiftçisi ayakta, buna rağmen üretmeye devam ediyor, devam edecek.

Üreticinin ve Ürünün Beklemeye ve Bekletilmeye Tahammülü Yok
Konya çiftçisi artık şunu biliyor, Konya Şeker bir ürünün fiyatını belirlerken üreticiye verebileceği maksimim fiyatı verir. Konya Şeker bir şey daha yapar, başkaları gibi suyu akışına bırakmaz, o suyun akışını üreticiye doğru çevirmeye çalışır. Bu seneki ayçiçeği politikasında da bundan taviz vermemiştir. Herkesin silolarını 350 dolarlık ithal ürünle doldurduğu, üreticinin elinden ayçiçeğini 900 liraya kapattığı bir dönemde, herkesin ucuz hammadde stokladığı bir dönemde inisiyatif kullanmış ve avans fiyatla, piyasayı üretici lehine regüle etmek için piyasaya müdahale etmiştir. Niye? Çünkü biz tarladayız. Tüccar bekleyebilir, sanayici bekleyebilir, ithalatçı bekleyebilir, kendileri için en uygun fiyatla alım yapmak için onların zamanı var. Ancak üreticinin ve ürünün beklemeye ve bekletilmeye tahammülü yok. Niye? Çünkü tarlada ürün beklemez, bekletilmez. O ürün tarlada beklediği sürece kurumaya ve dökülmeye başlar. O ürün zamanında hasat edilemediği zaman ideal nemini kaybetmeye, tonajı düşmeye başlar. Yani üreticinin kazancından yemeye başlar.

Biz Konya Ovasında üretiyoruz. Konya Ovasında Ağustosun sonu gelip çattığı zaman Trakya, Ege, Marmara, Akdeniz’e göre gece gündüz sıcaklık farkının arası 2-3 hafta önce açılmaya başlar. Bunun ürüne etkisi rutubetlenmedir. Biz Konya’dayız ve Konya şartlarına göre hareket etmek zorundayız. Başkaları ne olacak dur bakalım diye 3 hafta daha bekleyebilir. Ancak biz bekleyemezdik. Çünkü o ürünün rutubetlenmesi mamul ürün yani ham yağ kalitesini de aşağı çeker. Bir başka ifadeyle başkaları ham yağı 5’e satarken siz ancak 4’e satabilirsiniz.

Kaldı ki, Konya Şeker bu pazarda olanlarla rekabete %25 geriden başlamayı göze alarak ayçiçeği avans fiyatını belirlemiştir. Konya Şeker’in Hamyağ Fabrikası bu sene yaklaşık 150 bin ton ayçiçeği alacak. Aynı miktarda ayçiçeği işleyen ve ithal ürünle üretim yapan ya da piyasadan 900 liraya ürün stoklayan bir başka fabrikaya göre hammadde yani ayçiçeği için üreticiye toplamda 30-35 milyon lira fazla ödeme yapacak. Hamyağı ise onlarla aynı pazarda ve aynı fiyata satabilecek. Bu tesis Konya’nın geleceği. Bu tesis Konyalının geleceği. Hiç kimse ülke üreticisini ithal ürün sopasıyla tehdit edenlerle Konya Şeker’i aynı safa koyamaz. Bu tesis kapısını ithal ürüne kapatmış. Bu tesis ürün daha da ucuzlar mı diye beklemiyor. Bu tesis ürünün fiyatını yukarı çekmek için herkesin durduğu, herkesin kaçak güreştiği bir ortamda meydana çıkıp ben buradayım ve fiyatı arttırdım demiş. Sütre gerisine gizlenenler ise Konya Şeker’i hedef gösteriyor. Niye? Cesareti kırılsın, üretici ayçiçeğinden soğusun, ithal oyunu sürsün diye.

Konya Şeker’in hedefi belli, dünya gıda pazarından Konya üreticisine daha çok pay almak. Şimdi Konya Şeker’e sütre gerisinden ayçiçeğini bahane ederek ateş edenler altın yumurtlayacak tavuğu kes diyorlar. Yani Konya çiftçisinin hem tavuktan hem yumurtadan olmasını istiyorlar. Niye? Türk çiftçisinin ürününü ithal sopasıyla daha ucuza kapatmak, ithal oyunu üzerine kurdukları çarkı sorunsuz döndürmeye devam edebilmek için. Konya çiftçisini geleneksel ürünlere yani hububata mahkûm edip sanayi ürünlerinin üretim ve ticaret tekelini ellerinden kaçırmamak için. Konya Ovasının geleceğini karartmak için. Konya Ovasının dünya gıda pazarından daha az pay alması için. Konya’yı, Konyalıyı pastadan uzaklaştırmak için.

Ne Bizim Cesaretimizi Kırabilecekler Ne De Konya Çiftçisini Ayçiçeğinden Soğutabilecekler
Ayçiçeğinde yaşanan, yaşatılan bu seneki olağan dışı durum kimsenin hevesini kırmasın, kimsenin moralini bozmasın. Dünya ayçiçeği fiyatlarının seyri ortada. Hatta altı ay öncesinin rakamları ortada. 2013 Ocak ayında 690 dolar olan ve Mayıs’a, Haziran’a kadar bu fiyatlardan ithal edilebilen ayçekirdeği ne oldu da birden uluslararası piyasalarda önce 400 dolara sonra 350 dolara bulunmaya başladı. Ne oldu da fiyatlar birden yarı yarıya düştü. Bunun cevabını herkes çok iyi biliyor. Ne bizim cesaretimizi kırabilecekler ne de Konya çiftçisini ayçiçeğinden soğutabilecekler. Konya Şeker altın yumurtlayan tavuğu kesmeyecek, bir yılda beş kat büyütecek ve 2014’te yıllık işleme kapasitesini 700 bin tona çıkaracak. Niçin? İthal oyunuyla Türkiye’nin cebinden çıkan milyarlarca doların Konya çiftçisinin cebine gitmesi için.

Biz dersimize çalıştık. Bugün dünya fiyatları 350 dolar ancak dün böyle değildi, yarın da böyle olmayacak. Mesela Temmuz 2007’de ithal ayçiçeği fiyatı 450 dolarmış. 2008 Temmuzunda 900 dolar, 2009 Temmuzunda 370 dolar, 2010’un Ocağında, 498, Temmuzunda 412 dolar, 2011’in Ocağında 691, Temmuzunda 685 dolar, 2012’nin Ocağında 550 dolar, Temmuzunda 625 dolar. 2013’ün Ocağında 690 dolar, Temmuzunda 450 dolar, Ağustosunda 350 dolar.

Yok, öyle yağma Konya Şeker’i korkutup, Konya çiftçisini yanıltıp, 6 yıllık ortalaması 600-700 dolar fiyatlarda seyreden bir pazarda pastanın başında tek başınıza kalamayacaksınız. Bu pastada Konya’nın da payı var, o pastadan Konyalı da pay alacak.

3-4 sene de bir ucuz ithalat baskısı üzerine kurdukları oyunun artık son sahnesi oynandı. Türk çiftçisini ucuz ithalatla 3-4 sene de bir ayçiçeğinden soğutanların oyunu artık tutmayacak, tutmamalı. Bugüne kadar böyle geldi, ancak bundan sonra böyle gitmeyecek. Çünkü artık Konya Şeker var.